Bir Hewlett Packard Enterprise şirketi Aruba Ülke Müdürü Ersin Uyar
Dijital teknolojiden yararlanan herhangi bir kurum için ağlar, merkezi bir sinir sistemi gibi çalışır ve bilginin iş akışı boyunca sürekliliğini sağlar. Ağların şirketler için operasyonel bağlamda hayati bir önemi olmasına rağmen birçok işletme için bu, insanları ve nesneleri bağlayan sürekli büyüyen veri hacmini ve çeşitliliği yönetmekte zorlanmak demek.
Eski ağlar genellikle kalıplaşmıştır ve yeniden yapılandırması ya da yönetmesi zordur. Kurumların verimliliğe ve iş gücünün daha önce görülmemiş seviyede dağıtık ilerleyen çalışma düzenini kesintisiz bir şekilde desteklemeye dair yükselen beklentileri, sayıları hızla artan Nesnelerin İnterneti (IoT) cihazları ve var olan tehditlere karşı güvenliğin sağlanmasında ağların modernizasyonu için ciddi bir ihtiyaç doğurur.
Ağ modernizasyonu sayesinde kurumlar, bilhassa dijital dönüşüm süreçlerini hızlandıranlar, operasyonelden güvenliğe dek her türlü zorluğun üstesinden gelecek şekilde donatılır. Aslına bakılırsa, günümüzün değişen iş modellerini desteklemek adına ağ modernizasyonu bir gereklilikten öte, hayati önemdedir.
Günümüz şartlarını desteklemeyen ağ yapıları
Zayıf ağlar sadece kendi yollarını tıkamakla kalmazlar, günümüzün yeni ihtiyaçlarına uyum sağlamaya çalışırken, ciddi operasyonel sıkıntılar yaratırlar.
Örneğin, modernize edilmemiş bir ağda farklı lokasyonlar ve bağlantı türlerinde yüz binlerce kullanıcı ve cihazın ihtiyacını karşılayabilecek ağı ölçekleme işi, çok büyük oranda manuel yapılır. Bu durum ise performans sorunlarına ve mutsuz kullanıcılara yol açar.
BT çalışanlarının kısıtlı kaynakları da bu denkleme katıldığında, ekleme ve silme gibi temel hareketlere sıklıkla aşırı zaman ve enerji harcanır ve stratejik önemdeki iş görevlerine daha az kaynak ayrılır. Son olarak, sağlam bir ağ güvenliği olmadan korunma açıklarıyla karşılaşmak daha olasıdır.
Neyse ki bir kurumun ağlarını modernize edebileceği birden fazla yol mevcut. Sadece bugünün beklentilerini karşılayan değil, geleceğe bir köprü olabilecek ağları yaratın.
Uyulması gereken beş prensip
Ağ modernizasyonu, şirketlerin üstlenmeleri gereken ve devam eden bir süreçtir. Varılacak bir nokta değil, çıkılan bir yoldur.
Hibrit çalışma düzeninin başlangıcıyla, modern ağlar artık her yerde eşit derecede iyi çalışmalı ve ev, ofis ve kampüslerin yanı sıra, veri merkezleri ve buluta da entegre olmalıdır. Aynı zamanda kenar ağ merkezli, bulut tabanlı ve veri odaklı yeni bir ağ mimarisi yaklaşımının ortaya konması gerekir.
Hiç şüphe yok ki ağ modernizasyonu her büyüklükteki işletme için büyük bir proje demek. Performans, otomasyon, güvenlik ve çeviklik kazanımları sağlamayı amaçlayan beş temel alana odaklandıkları müddetçe etkili bir şekilde bu süreci yönetebilirler.



1. Bağlanabilirlik ve ölçek
Uzaktan çalışma, Nesnelerin İnterneti ve pandemi sonrası yeni gelişmekte olan iş modelleri hiper-dağıtık çalışma ortamları yaratıyor. Geleneksel VLAN mimarisine sahip eski ağlar için bu, daha önce de tartışılan ölçeklendirme sıkıntısı demek. Eski ağlar çeşitli konumlara yayılmış muazzam sayıda kullanıcı ve cihaza ev sahipliği yapmakta zorlanır. Bu yüzden ölçeklendirme ve bağlanabilirlik için yeni mimariler ve protokoller mecburidir.
Ağ modernizasyonunu kolayca yapabilmenin birkaç yolu var. İlk olarak, kurumunuz verilerini ister bulutta isterse de şirket bünyesinde tutsun, cloud-native (bulut yerel) bir çözümü seçerek fazlasıyla ihtiyaç duyulan çeviklik ve tam zamanlılığı sağlayabilirsiniz. Bunun yanı sıra WAN çözümlerini SD-WAN’la modernize etmek, çok daha fazla esneklik, verimlilik ve maliyet tasarrufu sağlayan bir diğer sağlam adım olabilir. Burada yapılması gereken, mevcut altyapıyı toptan değiştirmeyi mecbur kılan bir yaklaşım yerine mevcut ağ mimarinizle bir arada var olabilecek çözümler bulmaktır.
2. Yapay zeka destekli otomasyon
Şu gerçekle yüzleşelim: modern ağların ölçeği ve yarattıkları veriler, biz insanların takip edip izleyebileceği, tek başımıza sorun gidermesini ya da optimizasyonunu yapabileceğimizin çok daha ötesinde. Buna kısıtlı sayıdaki BT çalışanları eklendiğinde ise ekipler aşırı iş yüküyle karşılaşırlar. Çözüm mü? Otomasyonda. Daha da spesifik olmak gerekirse otomasyon destekli yapay zeka operasyonlarında, yani AIOps’larda.
Yapay zeka operasyonları BT ekiplerinin yapılandırma yönetimi gibi kendini tekrar eden ve zaman alan görevlerini otomatize etmelerini sağlar ve böylece daha stratejik görevlere odaklanabilirler. Ağın ilk çalıştırılmasından kurulumunun süregelen yönetimine dek, yapay zeka operasyonları kurumlara gerçek ve somut bir yol sunarak, ağ operasyonlarının hem verimlilik hem de etkinliklerini geliştirmelerini sağlar.
Peki şirketlerin yapay zeka operasyonlarını uygulamaya koyarken nasıl bir farkındalığa ulaşması gerekiyor? Öncelikle çalışanlara güven aşılayın. Yapay zeka operasyonları temel bir kültürel değişimi beraberinde getirebilir ve bu durum bazı çalışanların işleri hakkında endişeye kapılmalarına yol açabilir. Dolayısıyla karar vericilerin çalışanlara otomasyonun işlerini ellerinden almakta değil, kendini tekrar eden görevlerde hem zamandan tasarruf etmek hem de iş yükünü hafifletmekte kullanılacağına dair güven aşılamaları gerekir. Bunun akabinde yapay zeka operasyonlarının çalışma ortamınızda nasıl performans göstereceğini test ederken küçük adımlar atın. Yapay zeka birçok durum için yararlı olabilir fakat bu, her koşulda mükemmel performans göstereceği anlamına gelmez. Aksini iddia edene de güvenmemelisiniz.
3. Güvenlik
Günümüz ağ teknolojileri her daim değişip, çok çeşitli kullanıcılara ve cihazlara ev sahipliği yaparken en güncel güvenlik ve etkinliğin sağlanması son derece hayati önemdedir. Fakat manuel müdahaleler gerektiren eski ağlar insan hatalarına ve zafiyetlere yol açabilir.
Sıfır Güvene Dayalı Güvenlik Politikası ve Güvenli Erişim Hizmeti Kenar Mimarisi (SASE) yapılarından yararlanarak ağ ve güvenlik işlevlerini entegre edebilen BT ekipleri, bu zafiyetleri önleyebilir. Bu yapıların temel prensipleri erişim izinlerinde tamamen bağımsız bir bağlantı yöntemi izlemesidir. Önceden tanımlanmış güvenlik politikaları sayesinde sadece kimliği tespit edilen ve onaylanmış kullanıcılar ile cihazlara ağ erişim izni verilir.
Kurumlar ağ çözümlerinde geçmişe dönük değil, Sıfır Güvene Dayalı Güvenlik Politikası ve SASE teknolojilerine yer vermeli. Böylece kullanıcılar ve cihazları çok daha kolay bir şekilde keşfedebilecek, kimliklerini tanımlayacak ve onaylayacak, tüm kontrolü ellerinde tutarak, tutarlı güvenlik politikaları izleyebilecekler.
4. Esneklik ve çeviklik
Hızla değişen iş hedefleri yeni veya gitgide gelişen koşullara hızlıca ve otomatik biçimde uyum sağlayabilen ağlara gereksinim doğurur. Ne yazık ki günümüzdeki birçok kurum birbirine hiç benzemeyen ağ yönetim çözümlerinden meydana gelen karmaşık bir yapıyla kısıtlanıyor. Bu durum ise operasyonel uyuşmazlıklar ve tehlikeli silolar yaratıyor.
Cloud-native (bulut yerel) çözümler yalnızca kablolu, kablosuz ve WAN boyunca hem tek bir noktadan görünürlük hem de kontrol sağlamaktan ibaret değildir. Aynı zamanda sürekli yapılan güncellemeler ve yeni işlevlerle kurumların rekabetçiliğini korumasını sağlar. Eğer kurumunuz bulut çözümlerini ağ yönetiminde kullanmaya başlamadıysa, küçük adımlar atın ve seçici olun. Merkezi bulut kontrolü ve görünürlüğünden fayda sağlayacak bir proje ya da ağınızdan bir bölüm seçin. Uzaktan çalışmayla işe başlayabilirsiniz. Hibrit çalışanlara tıpkı ofiste çalışıyorlarmış gibi bir deneyim yaratabilmek oldukça önemlidir.
5. ‘Bir hizmet olarak’ modelini kullanmak
Kısıtlı bütçelerle birçok kurum yeni ağ çözümlerinin hızlı satın alımı, uygulanması ve yönetimini finanse etmekte zorlanıyor.
Neyse ki, aaS ya da yönetilen hizmetler gibi alternatif satın alma ve uygulama modellerinin yükselişiyle bu sorun yakında tarih olabilir. Bir hizmet olarak ağ (NaaS) yaklaşımı yeni ağ çözümlerini hızla sunarken, kurumların bütçelerini gözden geçirmelerine ya da ölçeği ihtiyacı kadar ayarlamalarına imkan verir. Kurumlar NaaS modelleri aracılığıyla donanım, yazılım ve hizmetlere aylık abonelik modeliyle erişirken, BT ekiplerinin üstlendiği yük hafifler ve ağ planlama ile bütçe yapmakta harcanan zaman azalır.
İlk adım olarak, esnek bir finansman ve abonelik yaklaşımının kurumunuza getirebileceği potansiyeli, sağlayıcınızın bir hizmet olarak modelini destekleyecek kaynağı olup olmadığını ve bunların standart hizmet teklifleri mi olduğu yoksa özelleştirmeyi destekleyip desteklemediğini değerlendirin.
Ağ modernizasyonunun önemi
Ağ modernizasyonu dışarıdan mevcut altyapınızı güncelleyen basit bir çalışmaymış gibi görünebilir fakat gerçekte çok daha fazlasıdır. Bu, işinizi sadece son teknolojiyle güncel tutmaktan ibaret değildir. Güvenlik, yönetim, mimari ve dağıtıma yönelik yeni yaklaşımlardan yararlanarak, dijital dönüşüm yetkinliğinizi geliştirecek çevik bir temel sunan, devam eden gerekli bir süreçtir.