çoğu kısmını okudum bazı yerlerini biliyodum ama gerçekten çok bilgi verici bence hiç üşenmeden okunması gereken bi yazı..hayatta çoğu zaman unuttuklarımızı hatırlatıyor...eline sağlık..
Kader;
Soru:Madem,herşey bir kader defterinde yazılı ve herşey ona göre oluyor;o halde insanlar niçin cehenneme gidiyor?
Cevap:Evet herşey bir kader defterinde yazılı ve herşey ona göre oluyor;ama,defterde yazılı olduğu için o şey olmuyor.
Mesela;meteroloji uzmanı,uydudan gelen fotoğraflara bakarak geleceği görebilmektedir.bir insan ne kadar yükseğe çıkarsa hem görüş alanı genişler hemde geleceği görebilir.Meteroloji uzmanı, uydudan görüyor ki,Türkiye”nin batısından yağmur bulutları geliyor. Bulutların hızını ve yönünü hesaplıyarak,hemen defterine şunları yazıyor,”yarın Türkiye bulutlu ve yağışlı olacak”.Bulutların gelmesine bir gün var,bir gün sonra Türkiye bulutlu ve yağışlı olsa; acaba meteroloji uzmanı bir gün önceden deftere,bu olayı yazdığı içinmi olaylar oluyor?Yoksa uzman olayları uydudan önceden gördüdemi yazdı?
Cevap;gördüde yazdı.Yazdığı için olaylar olmamakta;fakat olayın öyle olacağını önceden görüp yazmıştır.
Mesela;aklı başında bir kişiyi, siz sırtınıza alsanız,nereye gitmek istersen seni oraya götüreceğim deseniz,diyelim ki iki yol var biri,tehlikeli yol, öteki tehlikesiz yol.Siz baştan o kişiye uyarıda bulunarak her iki yolun durumunu anlatsanız buna rağmen,o kişi beni tehlikeli yoldan götür dese,o tehlikeli yolda başına bir kaza gelse ,size diyebilirmi ki,bak senin yüzünden başıma bu kaza geldi diyemez.Çünkü kendi iradesiyle tehlikeli yolu seçmiştir.götüren değil,isteyen suçludur.
Güç ve kuvvet yalnız Allah”tandır.Bunu; felçli hastalar veya eli ayağı uyuşan veya rüyada üzerine karabasan çöken kişiler bunu daha iyi bilir. Götüren Allah”tır, fakat tehlikeli yolda gitmek isteyen,insan suçludur.
Hem insan başıboş bırakılmış da değildir.Her şey melekler tarafından kayıt altına alınmakta ve ahirette bir mahkeme-i kübrada, delil olarak sunulmak üzere saklanmaktadır.Ayrıca; insanın cüz-i iradesinden başka kendisine ait günahları ve borçları vardır.Sevaptaki hissesi ise pek azdır.Kötülükte ise tamamen kusur ve günah kendisine ve sebep olan iştirakçilerine aittir.
Allah;
Birzaman gayet zengin bir ressam,sadece takdir edilmek amacıyla bir sergi açmak istemiş,fakat sahnenin gerisinde durmuş, kendisini konuklara göstermemiş.Konuklara hertürlü ikramı yapmış.sergiyi gezen misafirler,harika resimlere bakmışlar,ne kadar güzel resimler diyerek aralarında konuşurlarken; birisi, ressamı göremediği için, acaba bu resimleri kim yapmıştır? diye bir soru ortaya atmış.Bir kısım insanlar,bu resimler kendi kendine olmuştur demişler.Bir kısım insanlar resimleri tabiiyyat kanunlarının yaptığını iddia etmişler.Bir kısım insanlar ise resimleri,resmi meydana getiren, boya,fırça, tablo birlikte bu resmi meydana getirmiştir demişler.Bir kısım insanlar ise,harika resimlerin ancak bir ressam tarafından yapılabileceğini söyleyerek, kendilerine ikramda bulunan ressamı içeriden,alkışlar ile davet edip,kendisiyle tanışmış ve teşekkür etmişler.
İşte biz,kainatın tek yaratıcısı olan ;o Müsavvire, o ressama Allah diyoruz.
Ressamdan farkı, gerçek ve canlı resimler yaratmasıdır.
Resim,ressamın bir parçası olmadığı gibi; ressam da, resmin bir parçası değildir.
Soru:Peki,Allah”ı kim yaratmıştır?sorusu (şeytanın; insanları şüpheye düşürmek için sorduğu, sorudur) genellikle insanların kafasının karışmasına yol açmış,bu soruda takılıp kalmışlardır.
Cevap:Misal; farzedelim ki, bir saraya girmek için yüz kapı var,ama bir kapı kapalı ve sarayın sahibi ancak o kapıyı açabilir ve anahtarda sadece ondadır. Dışarıdan saraya girmeye çalışan biri,açık doksandokuz kapının herhangi birinden içeri girebilir. Allah”a iman etmek için çok deliller ve açık kapılar vardır.Ama inat edip, kapalı kapının önünde durmak, kapıyı açamadığı için,saray sahibini inkar etmek, açık kapılardan saraya girmemek ve bu saraya girilemez demek, akıl karı değildir.
Peki ,Allah yoksa,bu kainatı kim yaratmıştır? Yani yukarıdaki harika resimleri kim yapmıştır? Sorusunun cevabını inat edenlerin vermesi gerekir.
İlmin kapısı Hz.Ali şöyle der,”Varsayalım ki inanmayan inat edenlerin dediği gibi; Allah, ahiret,hesap,kitap, peygamberler,melekler,vs.yok.” Ne inanana bir şey olur,nede inanmamakta inat edene.Ama, ya varsa; ”inanana yine bir şey olmaz, ama inanmamakta inat eden; işini şansa bırakmış olur ki buda akıl karı değildir.”
Tevekkül ve dua;
Bir çifçi,evvela(önşart);ürün almak için,1-toprağını nadasa koyacak,2-toprağını sürecek,tohumu dikecek,3-sulayacak.vb.fiili dua edecek.
Sonra; Allah”a ,ürün vermesi için kavli(sözlü) dua edecek.Çünkü bir afet gelir ürünü alıp götürebilir.Mesela;Çekirge ve sel afeti gibi.Şartlardan birinin eksik olması neticeye engeldir.
Dua eden kişi için o istediği, kendisi hakkında hayırlı olup olmadığını dua eden bilemez.O halde duam niçin kabul edilmedi diye,üzülmemelidir.
Mesela;Bir anne ve baba;çocuğunun kötülüğünü istemediği için, terbiyeye muhtaç çocuğunun her istediğini de yapmaz .Bu imtihan dünyasında,sınırlı ve kayıtlı olduğumuz için her istediğimizi elde edemeyiz,her istediğimizi yapamayız.Fakat her istediğimizi elde edecek ve her istediğimizi yapabileceğimiz bir yer vardır ki o yere cennet derler.
Her şeye muhtaç olan kişinin , Samed olan Allah”ın kapısını çalması doğru bir şeydir.Yanlış olan, herşeye muhtaç bir kişinin, kendisini hiçbirşeye muhtaç olmadığını zannetmesi ve dua etmemesidir.
Şeytan,
Şeytan”ın aslı cin olup ateşten yaratılmıştır.İnsanın apaçık,bir düşmanıdır.Mahlukatı,Allah”a düşman etmek için fırsat kollar. Bu hayatı insanlar için cehenneme çevirmeye çalışır.
İnsan, şeytan”dan herbakımdan üstündür.Mesela;Hz.Süleyman peygamber, cinleri emri altında tutmakta ve cinlere istediğini yaptırabilmekte idi. Fakat şeytan”ıda hafife almamak gerekir.Çünkü Hz.Adem babamız ile Hz.Havva annemizin cennetten çıkmasına vesile olmuştur.Biz şeytanın inadına,bu dünyayı cennete çevirmek için çalışmalıyız.
Şeytan,Allah”ı inkar etmemektedir ama,O”na düşman olduğu,iman etmediği için ezeli ve ebedi olarak cehennemden çıkamayacaktır.
Dikkat ediniz! İnkar etmemek ayrıdır,iman etmek ayrıdır,hiç inanmamak ise,hiçmi hiç akıl karı değildir.
Sakın sizi şeytan, Allah afedicidir diye yanıltmasın. Çünkü, Allah af edicidir ama, kul hakkı hariçtir.Allah”tan korkunuz.Çünkü Allah,aynı zamanda Kahhar”dır.Nice milletler Allah”ın kahredici gücü ile tarih sahnesinden silinmişlerdir.Mesela;Hz.Nuh zamanındaki tufanda olduğu gibi.
İnsanlar korku ile ümit arasında olmalı. Acaba cennetlikmiyim, yoksa cehennemlikmiyim sorusunu merak etmek yerine, en kötü ihtimali göz önüne alarak, tedbirimizi almak; daha akıllıca bir iş olsa gerektir. Son nefese kadar, kimin ne olacağı,(şeytan hariç) bizce meçhuldur.
Cennet ucuz olmadığı gibi, cehennem dahi lüzümsuz değildir.
Din,
Medeniyetin ve insanlığın maddeten ve manen yükselmesini,daha iyiye ve ileri gitmesini savunur. İslam dini;bir lokma bir hırka felsefesine karşıdır. Yarın ölecekmiş gibi, ahirete, hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya teşvik eder.İki günü aynı olan ziyandadır, Komşusu aç iken, tok yatan bizden değildir. Haksız yere bir insanı kasten öldüren, tüm insanlığı öldürmüş gibidir.Mesala;öldürülen o kişi ihtimal dahilindedir ki, insanlığı kurtaracak bir buluşa imza atabilir.Veya ; bir kişinin katli, öldürülmesi,bir dünya savaşına sebep olabilir.
Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız.Yıkıcı değil,yapıcı olunuz.Alan el değil,veren el olunuz.İyliklere vesile olup,kötülüklere mani olunuz. Hayırda yarışınız.Anne ve babaya; sizleri kötülüğe zorlamadıkları sürece itaat ediniz.Yetimleri,kimsesizleri,yaşlıları, yolcuları,çocukları,hastaları, komşularınızı, zorda ve çaresiz durumdaki borçluları ve fakirleri, gözetiniz.
Tek İlah vardır. O, İlahın adı Allah”dır.
Allah”ın emir ve yasaklarına karşı gelmeyiniz.Şeytan”ın, tek bir emre karşı geldiğinden dolayı düştüğü durumdan ders çıkarınız.
Zerrece Allah”a imanı olan ve O”na düşman olmayan herkes, hesaptan sonra cennete girecektir.
İslam dininin; Peygamberi Hz.Muhammed”tir,Kitabı Kuran-ı Kerim”dir. Bir Müslüman,hem İncile,hem Hz.İsa”ya; hem,Tevrata,hem Hz.Musa”ya; hem Zebur”a, hem Hz.Davud”a; yani tüm semavi kitap ve peygamberlere zaten inandığı için, din değiştirmesi, hiçmi hiç akıl karı değildir.
Ey ehl-i kitab;birbirinizle mücadele etmek yerine, insanlığın ve mahlukatın;şeytanın hile ve desiseleri ile, içine düştüğü sıkıntı ve belalardan kurtarmak için çalışmak, daha akıllıca olsa gerektir.
Namaz,
Dinin direğidir.Bir kişinin, Allah”ın benim namazıma ihtiyacı yoktur,demesi;hasta birisinin,doktara“ey doktor senin ilaca ne ihtiyacın var demesine benzer ki, Allah”ın bizim namazımıza elbetteki ihtiyacı yoktur,bizim namaza ihtiyacımız vardır.
Bedenin havaya ve suya ihtiyacı olduğu gibi, ruhunda manevi gıdaya ihtiyacı vardır ki o gıdalardan birisi de “Hu” kelimesidir.İnsanlar her nefes verişte bilmeden,gayri ihtiyari “Hu” derler.Hu ,Allah demektir. Aslında her şey Allah”ı anmaktadır.İnsanın bu dünyaya gönderilmesinin sebebi ve hikmeti Allah”ı tanımak, O”na dua ve ibadet etmektir.
Hayat,
Helal şekilde; Çalışınız,üretiniz,kazanınız,yiyiniz,dağıtınız.Ama israf etmeyiniz.Kara günler, yaşlılığınız ve ahiret içinde,azık ayırınız.İlmin, malın ve kuvvetin önemini fark ediniz.Bunları insanlığın hayrı için ve helal bir şekilde kullanınız.Kendinize yapılmasını arzu etmediğiniz bir şeyi ,birbaşkası içinde arzu etmeyiniz.İnsanların; aslında Hz.Adem ve Hz.Havva”dan geldiğini düşünerek, uzaktanda olsa akraba ve kardeş olduklarını; Allah nazarında herkezin eşit olduğunu ve hiçkimseye iltimas geçilmeyeceğini,eninde sonunda; zerrece hayır işleyene mükafatının verileceğini,zerre miktar şer işleyenede cezasının verileceğini biliniz.
Dünyayı da bütün bütün terk etmeyiniz.Hiç ölmiyecekmiş gibi dünyaya,yarın ölecekmiş gibi ahirete çalışınız.
Şeytanın,dünyayı fesada veren ve insanlar için dünyayı cehenneme çeviren,sen çalış ben yiyeyim ve ben tok olayım başkası açlıktan ölsün bana ne düşüncesini ,ortadan kaldırmak ve sosyal adalet için çalışmak; insanlığa yapılacak en büyük hayırlardan biri olsa gerektir.
Eğer savaş istiyorsanız; şeytan ile,cahillik, fakirlik,acizlik ile savaşınız.Sivrisineklerle uğraşmak yerine,bataklığı kurutmaya çalışınız.Suyun uyuduğunu,ama şeytanın uyumadığını biliniz,her zaman tedbirli olunuz.Hayatta başarılı olmak istiyorsanız;Peygamberlere ve onların getirdiği orjinal kitaplara ve sahifelere harfiyyen uyunuz.
İlim,
Bir zaman iki ayna var imiş,her iki aynada yüzlerini gökteki güneşe çevirmiş.Aynalarda akseden,tecelli eden güneşi, her iki aynada insanlara çevirdiğinde; insanların gözlerini kamaştırmışlar. Aynalardan biri;ben insanların gözlerini kamaştırdım diye kibirlenmiş ve kendisinde bir şeyler olduğunu, tevehhüm, zan etmiş.
Diğer ayna ise mütevazı birşekilde,aslında kendisinde bizatihi bir şey olmadığını,gökteki güneş olmasa bir hiç olduğunu, önceki aynaya söylemiş. İşte gururlu ayna, sihir,fal ve büyü gibi menfi ve zararlı ilimler ile ilgilenip insanlara zarar veren ve insanları kendisinin etkilediğini ve her şeyi bildiğini zanneden şeytan gibidir.
Ama mütevazı ayna ise mücize ve kerametin asıl sahibinin Allah olduğunu bilen, dünyevi,fenni,müsbet ve uhrevi faydalı ilimler ile ilgilenip insanlara faydalı olan bilge kişidir.Mesala;Hz.Musa”nın asası ile denizi ikiye yarması ,Hz.İsa”nın ölüleri diriltmesi,Hz.Muhammed”in bir işareti ile, gökteki ayın ikiye bölünmesi hadiseleri birer mucize olup, bunlar Allah”ın iradesi ve kudreti ile olmuş.Hiçbirzaman,hiçbir peygamber; gösterdiği ve mahzar olduğu mücize ile övünmemiş, sadece insanlara ve cinlere; peygamber olduklarını kanıtlamak için mucize göstermek zorunda kalmışlardır.
Gıbta edilecek kişi gökteki güneşin ısı ve ışığına mazhar olan kendisini güneş zannetmeyen ama güneşi gösteren,bir ayna olduğunu unutmayan kişidir.Bu aynaların en güzelleri peygamberlere aittir.En kötüleri ise şeytan ve şeytan gibilere aittir. Şeytan ve şeytan gibi kötü kişilerin şerrinden Allah”a sığınmak gerektir.Çünkü insanları ve insanlığı tesirleri altına almakta ve aldatmakta, insanlığın ve medeniyetin mahvına sebeb olmakta; bu nedenle de seytanın maskarası ve aleti durumuna düşmektedirler.
Soru:Allah bize çok yakın, ama biz ona çok uzağız.Bu nasıl olur?
Cevap:Mesela;Güneş bize ışık ve ısısı ile bize çok yakındır,biz ise güneşe çok uzağız.Ama ayna vasıtasıyla,biraz güneşin özelliklerini anlayabiliriz. Bir uzay aracı ile de; güneşin hakiki nuruna ve ısısına yaklaşabilir onu yakından görebiliriz.
Aynen misaldeki gibi;Mirac hadisesinde, bizzat Hz.Muhammed, refref’e binerek; tayy-ı mekan, bast-ı zaman ve nuraniyet sırrıyle, çok kısa bir zaman zarfında; geçmişi, geleceği,cenneti, cehennemi ve kainatın yaratıcısını görmüş. Gidipte görenmi var? veya gidipte dönenmi var? Sorularını da;cevapsız bırakmamıştır.
Soru: Bu kadar kısa zamanda bu kadar çok iş nasıl yapılır,bu kadar hız nasıl olur?Bast-ı zaman nedir?
Cevap:Mesela;bir elektronik saat düşünelim.Bir saat zarfında;saati gösteren rakam bir defa atarsa,dakikayı gösteren rakam 60 defa atar,saniyeyi gösteren 3600 defa atar.Bir mekanik saatte ise; bir saat zarfında yelkovanın aldığı mesafe; akrebin aldığı mesafenin 12 katıdır. Hız arttıkça;aynı zaman biriminde, daha çok hareket yapılmaktadır. Bunu kronometrede daha bariz bir şekilde görebiliriz. Beyin hızı ile sizin bir ömürde ancak çözebileceğiniz bir problemi,bir başkası kısa bir sürede çözebilir.
Mesela; koca bir kütlesi olan dünyamızı,vasıtasız ve çok süratli birşekilde götüren ve döndüren, bir insanı elbette ve evleviyetle daha hızlı ve kısa bir sürede götürmeye ve geri getirmeye muktedirdir ve aynen öylede olmuştur.
Mesela;bazen 10 dakikalık bir rüyada; bir günde yapamayacağınız çok işleri kısa bir sürede; rüyada yapmanız gibi.
Soru:Azrail; aynı anda ,birçok yerde nasıl birçok ruhları kabzedebilmektedir?Tayy-ı mekan,nuraniyet sırrı nedemektir?
Cevap; tayy-ı mekan,bast-ı zaman ve nuraniyet sırrıyle, Azrail; aynı anda,birçok yerde, birçok ruhları kabzedebilmektedir.Mesela;birçok aynayı,birçok yere koyup yüzlerini tek bir güneşe çevirdiğimiz zaman,her bir aynada güneşin aynı timsalini görebiliriz.Güneş bir iken birçokyerde ayna vasıtasıyle ve nuraniyet sırrıyle ve timsali ile; hazır ve nazırdır. Mesela; herbir televizyondan,aynı anda,birçok yerden aynı görüntünün, herkez tarafından izlenebilmesi gibi. Fakat bugün ses ve resim nakledilebilmekte isede gelecekte, maddeninde nakli imkan dahilindedir. Mesela;Hz.Süleyman peygamber zamanındaki bir tahtın, ilim sahibi birisi tarafından, çok uzak bir diyardan, bir anda, hazır ve nazır ve nakl edilmesi; maddenin naklinin mümkün ve imkan dahilinde olduğunun ve Azrail”in aynı anda,birçok yerde,birçok insanının ruhlarını kabzetmesi de bunun bir kanıtıdır.
İnsanlığa faydalı bilgileri, başkaları ile de paylaşınız, yayınız. Ben bu bilgileri bilmiyordum,bana kimse öğretmedi diyen kişinin hesabı; bilenden, bildiği halde susandan ve hak ve hakikatı, doğruyu ve gerçeği söylemeyen ve yaymayandan sorulacaktır.Sizde; önceden bildiğiniz, şimdi öğrendiğiniz faydalı bilgileri,sevdikleriniz ve herkes ile paylaşınız.
Malın zekatı olduğu gibi,ilminde zekatı ve kuvvetinde bir zekatı vardır.Bilen ile bilmeyen bir değildir.İlim mümin”in yitiğidir, nerede olursa alır.İlim Çin”de de olsa alınız.Hayatta,en hakiki murşit ilimdir. Faydalı tüm ilimlerden istifade ediniz,ettiriniz. Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz. Okuyunuz,okutunuz.Ne demiş Yunus Emre,’İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir,sen kendini bilmez isen ilim nice okumaktır.’
Ruh nedir;
Ruh insanın aslıdır,kendisidir.Mahiyeti;can”ı, şekli, aklı ve duyguları olan bir kanundur.Mesela;Yerçekimi kanunu gibi. Ama yerçekimi kanununun bir can”ı, şekli, aklı ve duyguları yoktur.Ruh”un; dünyadaki işleri yapabilmesi için; elbisesi,bineği mahiyetinde olan bedene ihtiyacı vardır.
Ruh katiyen bakidir,yani ölümsüzdür. Ey insanlar ve cinler; baki bir aleme gideceksiniz, o halde hazırlıklı olun.Ölüm,ruhun bedenden ayrılması; daha önce vefat etmiş olan sevgili anne ve babanızın ve sevgilinizin ve sevdiklerinizin yanına gitmektir.
Mesela ;bir şoför nasıl aracından inince araba hiçbir işe yaramaz ise,ruh”ta beden aracından inince, beden hiçbir işe yaramaz.Kabre konan bedendir.Siz ise; ruhsunuz.Mesala;rüyada o korkuyu veya o sevinci hisseden çok şeyleri gören sizsiniz.Şayet siz beden; olsa idiniz gözleriniz uykuda kapalı hiçbirşey görememeniz ve yeriniz sabit olduğundan, hiçbirşey yapamamanız gerekirdi.Rüyayı gören sizsiniz ve siz de ruhsunuz.
Ruh bedenden ayrılınca; berzah alemine gitmektedir. Ölüm yokluk ve hiçlik değildir.Kim yok olmak ister ki,Ezeli ve Ebedi, bir ve tek olan Allah”ın sevgili mahlukatı da ebedi olmalıdır.Fakat mahlukatın ebediliği bizatihi değil, Allah”ın dilemesiyledir.
Ey insanlar ve cinler; ezeli ve ebedi yaşamak, baki bir cennete girmek,
Ve güzeller güzeli,kusursuz ve tek olan Allah’ı görmek istemezmisiniz!
Ey sevgili ruh,bunun için Allah’a şükretmeli ve iman etmeli değilmisin!
HULASA :
Allah, birdir, hiçbirşeye ihtiyacı yoktur.Ne birbaşkası Allah’ı yaratmıştır , nede Allah’ın bir çocuğu vardır.Allah’ın, eşi ve benzeri yoktur.
çoğu kısmını okudum bazı yerlerini biliyodum ama gerçekten çok bilgi verici bence hiç üşenmeden okunması gereken bi yazı..hayatta çoğu zaman unuttuklarımızı hatırlatıyor...eline sağlık..
k!L!tLénmi$ H@tIr@ DéfTeR!m... kéNd!M! oKUm@M@ !ziN yOk.......
Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)
Donanım forumu - Byte Hesaplayıcı - Notebook tamir Beşiktaş - beşiktaş bilgisayar servisi - beşiktaş bilgisayar servis - beşiktaş notebook servisi - beşiktaş servis - Beşiktaş Kamera Kurulumu - |
Yer imleri